Özel Güvenlikte Bir Başarı Hikayesi SECURİTAS

Dişçilik okuduktan sonra işletmeciliği tercih eden Murat Kösereisoğlu, 4 yıl önce güvenlik devi Securitas’ı Türkiye’ye getirdi. Şimdi ‘cep’ten bile takip edilebilecek yazılımını dünyaya satmaya hazırlanıyor.




TARSUS Amerikan Koleji’nde tıp fakültelerine gitmek modaydı. Arkadaşları doktor olacaktı. Ama o tıp fakültesini teğet geçti ve dişçilik okumaya başladı. 4 yıllık üniversite deneyiminin ardından vazgeçti ve işletme okumaya karar verdi. Öğrencilik yıllarında yalnız kalmasın diye Ankara’dan Tarsus’a göçen anne ve babasını bırakarak ODTÜ’de okumak üzere Ankara’ya geri döndü. Okurken bile ticaret adına o kadar çok iş yaptı ki, tesadüfler onu, o zamanlar adı sanı pek de duyulmamış bir sektörle tanıştırdı. Securitas Türkiye Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu tam üç kez kapısını çaldığı İsveçli dünya güvenlik devini tam anlamıyla çeke çeke Türkiye pazarına getirdi. Şimdi 4 yıl içinde de güvenlik konusunda uluslararası standartlarda hizmet veren ve pazar liderliği koltuğuna oturan Securitas Türkiye’yi dünya liginde üst sıralara çıkartmak için çalışıyor. Securitas Türkiye’nin geliştirdiği bir güvenlik yazılımını Avrupa pazarında görücüye çıkarmaya hazırlanan Kösereisoğlu ile hikayesini, şirketi, güvenlik sektörünü ve projelerini konuştuk.



- Güvenlik şirketlerinin yöneticileri, patronları genelde emniyet ya da ordudan emekli kişiler olur. Siz kimsiniz, hikayenizi anlatır mısınız?



Benim orduyla 40 gün askerlik yapmamın dışında alakam yok. İşletme mezunuyum. Diş hekimi olacaktım, işletmeci oldum. Annem öğretmen, babam asker emeklisi. Tarsus Amerikan Koleji’nde okuyordum. Ailem de peşimden gelmişti. Oradaki herkes tıp fakültesine gidiyordu ben tıp fakültesini kazanamayınca diş hekimliği fakültesine gittim. Ama pek sarmadı ve 4’üncü sınıfta bırakıp, tekrar sınavlara girdim. Aklımda ODTÜ işletme vardı hep. Öyle de oldu. Sonunda Ankara’ya yerleştim. Üçüncü sınıftayken ilk işimi yaptım. Niğde’den elma suyu sattım Almanya’ya. Para kazanmanın tadını alınca da bir ofis açtım. Bir çok işle uğraştım. 1989-1992 yılları arasında ise geçici güvenlik işleri çıktı karşıma.



- Güvenlik işiyle tanıştıktan sonra da bu sektörde kaldınız...



DAK Güvenlik’i 1992 yılında kurduk. O zamana kadar elektronik güvenlik sistemleri işiyle uğraştık hep. Şirket 1995 yılından itibaren alarm sistemlerinin 24 saat kontrolünün yapıldığı Ankara’nın ilk ‘Alarm İzleme Merkezi’ni kurmuştu.



- Türk pazarına girdiğiniz yıllarla, bugünü kıyasladığınızda ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?



Güvenlik diye bir kavram pek yoktu. Bu işin bir kanunu vardı ama bizim şirketleri kapsamıyordu. Yasal bir boşluk vardı. Hatta güvenlik şirketlerini kapatmak için genelge yayınlandı bir ara. Sonra copsuz ve kelepçesiz bir güvenlik sektörü oluşturuldu. Sektörü bir zemine oturtalım diye çok uğraştık. 1995 yılında alarm merkezi açtığımızda bize ‘kim oluyorsunuz, herkes Emniyet’e bağlı. Size niye gelsin insanlar’ diyorlardı. Kimsenin kafası almıyordu bu yaptığımız işi.



- Güvenlik deyince akla kapıda duran üniformalı adamlar geliyor.



Bilgi liderliğinin, pazar ve sektör liderliğine ulaşmanın temeli olduğunu düşünüyoruz biz. Securitas, Türkiye’de 20 farklı sektörden 346 firmaya hizmet sunuyor. Uzman güvenlik hizmetleri, alarm izleme hizmetleri, elektronik sistemler, danışmanlık ve denetim alanlarında müşterilerimize özel çözümler sunuyoruz. Perakende, enerji, bankacılık, konut, turizm, telekomünikasyon, ağır sanayi, hava taşımacılığı faaliyet gösterdiğimiz sektörlerden bazıları. İşletmelerin iç huzurundan da sorumluyuz. Riskleri belirleyip bir reçete sunuyoruz. İsterlerse uygulamada da yardımcı oluyoruz. Altın madenlerinde ve enerji santrallerinde de çalışıyoruz.



- Bundan sonraki proje ve yatırımlarınızla ilgili neler söylersiniz?



Teknoloji standardı olarak dünya güvenlik sektörü ile eş noktadayız. Bir yazılım yarattık ve Securitas pazarına çıkarttık. Avrupa ülke başkanlarının katıldığı bir toplantıda sunduk. Mayıs sonunda Lizbon’da yapılacak başka bir toplantıda yine sunacağız. Potansiyel olarak 5 ülkeyi kapsayacak proje halinde işler var. O ülkelerde böyle bir teknolojinin uygulanması muhtemel. Tek bir platformda işi görmek istiyorlar. Kıta Avrupası projesi haline getirebiliriz. Eğer isterlerse yazılımı veririz. Securitas Türkiye’nin geliştirdiği yazılım SMART Security Management Art. Saha personelimiz, bölge-merkez ekiplerimiz ve müşterilerimiz SMART üzerinden entegre bir bilgi akışı içerisinde. Saha personelimiz el bilgisayarları ile hizmet verdikleri noktalardan gün içinde kesintisiz raporlama yapıyor, müşterilerimiz bu raporları anlık olarak bilgisayarlarından hatta cep telefonlarından bile takip edebiliyor.



- Satın alma ya da başka bir şirketle ortaklık düşünüyor musunuz?



Satın almalar olabilir. Ama onun ötesinde organik büyümeyi amaçlıyoruz, sürekli olarak insana ve teknolojiye yatırım yapmayı planlıyoruz.



Securitas’ı Türkiye’ye getirmek için 3 kez kapısını çaldım



SECURITAS, elemanlı güvenlik pazarındaki yüzde 11 pazar payı ile dünya lideri bir şirket. 45 ülkede 280 bin çalışanıyla faaliyet gösteriyor. Kıta Avrupası’nda hizmet verdiği 21 ülkenin 10’unda da pazar lideriğini elinde tutuyor. Biz de güvenlik hizmeti verdiğimiz DAK şirketiyle faaliyetlerimizi sürdürüyorduk. Bir fırsat doğdu. Avrupa’da uluslararası sektörel bir toplantı düzenlendi. Orada Securitas’tan ilgililerle tanıştım. Türkiye pazarına gelmelerini önerdim. Bir kaç hafta sonra Türkiye ile çalışmak istemediklerini içeren bir cevap aldık. 2003’te yine bir toplantı oldu, yine Türkiye ile ilgilenmeyeceklerini söylediler. 2004’te bir yasa çıktı, yasal zemin oluşunca sektörü rahatlattı. Sektörü tarif etti, düzene soktu. Yasayla ‘isterseniz güvenliğinizi kendiniz sağlayın, isterseniz başkasından alın’ dendi. Sektörde çalışanları tanımladı. Temel prensipleri belirledi. Ayaklarımız daha sağlam basıyordu. 2005 yılında Securitas’ın kapısını tekrar çaldım. Görüşmeler sonrasında sonunda onlarla anlaşma yapmayı başardık. 2006 yılında şirketimiz DAK’ın yüzde 51 hissesini aldılar. Güvenlik sektörünün dünyadaki pazar büyüklüğü 250 trilyon TL. Aynı rakamın Türkiye karşılığı ise 5 trilyon TL. Türkiye de Securitas’ın operasyonları içerisinde pazar lideri olduğu 10 ülkeden biri.



Güvenlik gerekli ancak taciz boyutunda olmamalı



GÜVENLİK işinin bazen çok doğru yapılmadığını görüyorum. Sadece kadınların çantalarına el dedektörü tutuyorlar mesela. Bilgi birikimiyle bakıp çözmek lazım. Bu bir eğitim işi. Her gelen insan kötü değil. Doğru şekilde o kişiyi süzmeniz lazım. Taciz boyutuna getirecek üzerini ya da arabasını aramakla olmuyor. Eğlence yerlerine girişte bunu yapıp rahatsız etmek olmaz. Özellikle alışveriş merkezlerinde rahatsızlık yaşanabiliyor. Günde 45 bin kişinin girdiği yerler buralar. Bunların içerisinde her tür insan olabilir, kötüsü de. ama herkese öyleymiş gibi muamele yapmamak lazım. Güvenlik gerekli ancak bu doğru süzmeyle olmalı, taciz ve rahatsızlık boyutuna ulaşmamalı. Beni de arıyorlar, işime saygı nedeniyle ses çıkartmadan cepleri boşaltıp, geçiyorum güvenlik noktasından.



Teknolojiye 4 yıl içinde 3.5 milyon lira yatırdık



GÜVENLİK sektörüne talep gün geçtikçe artıyor. Biz de bu doğrultuda Türkiye ekonomisinin büyümesine paralel bir büyüme bekliyoruz. Pazar, 2010 yılında yüzde 26 büyüdü, 2011 yılında ise yüzde 22’lik bir rakam öngörüyoruz. Securitas, 2011 yılında da insan kaynakları ve teknoloji alanları başta olmak üzere yatırımlarını sürdürecek ve personel sayısını 9 binin üzerine çıkaracak. 220 bin kişi ile güvenlik sektöründe istihdam açısından Avrupa lideri İngiltere’den sonra, 171 bin kişi ile ikinci sıradaki Türkiye’nin 2011 yılında 10 bin kişiyi daha istihdam edeceğini öngörüyoruz. Bizim de teknoloji yatırımlarımız 4 yılda 3.5 milyon TL’ye ulaştı.



İsviçre’yi geride bırakıp basamak atlayacağız



150 yıllık geçmişi olan güvenlik devi İsveçli Securitas’ın pazarı, yüzde 45 ABD, yüzde 40 Avrupa ve geri kalanı da Güney Asya ve Latin Amerika gibi dağlıyor. Securitas Türkiye ise pazara girdiği 4 yılda 4 kat artırdı hacmini. Türkiye, Securitas’ın şampiyonlar ligine 19’uncu sıradan girdi. Şu anda 11’inci sıraya kadar yükseldik. Hedefimiz ise ilk 8’e girmek. Bunun için de önümüzde Finlandiya ve İsviçre var. Onları yakın zamanda aşmayı ve iki basamak yükselmeyi planlıyoruz. Türkiye’de şirket daha çok genç, önümüzdeki ülkelerde ise uzun yıllardır varlıklarını sürdürüyorlar.

Yorumlar

  1. GERÇEK

    Antalya havalimanındaki securitası İsviçre görese hemen türkiyedeki şubelerini kapatır.Haftanın 7 günü izinsiz çalıştırıp,persenol müdürünün mantıksız sistemleriyle baskı içinde çalıştırılıp elini kolunu oraya buraya koydun deyip maaşından kesilen,insanlara renkli ip adı altında katagorilere ayırıp bir nevi ırkçılık yapan dünyada başka bir şirket yoktur.Beceremiyorsunuz bu işi.Amaç sadece kendi küpünüzü doldurmak.Lütfen gidin...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder