DÜNYADAKİ GELİSİM
Güvenlik anlayısı insanla beraber var olan bir olgudur. Toplumsal hayata geçisle beraber, güvenlik önceleri ordu ile saglanmıs ve zamanla ordudan özerklesen veya yeni bir kuvvet olarak olusturulan polis güçleri ile temin edilmistir. Zamanla devletin asli görevlerinden olan, kamu güvenligini, düzenini saglamak, genel kolluk tarafından çesitli yetersizlikler sebebiyle eksik kalmıs ve özel güvenlik anlayısı gelismeye baslamıstır. Devleti güç kullanmaya yetkili tek erk olarak tanımlayan Klasik teorilerin, özel güvenlik kavramına, bilhassa güvenlikle ilgili kamusal yetkilerin bazılarının devrine sıcak bakmayacagı açıktır. Fransız devriminden sonra ortaya çıkan merkezin ulus devlet yapısının yetkilerini paylasma konusundaki cimriligine karsın, tarih sahnesinde daha önce var olmus devlet yapıları zaman içinde olusan zorunluluklar ile birlikte güvenlik ve adalet gibi en temel konularda bile yetkilerini yerel güçlerle paylasmak durumundaydı. 1215 yılında [1]ngiliz kralı ve derebeyleri tarafından imzalanan ve bazı hükümleri hala geçerli olan Magna Carta, Anayasa tarihi açısından çok büyük bir önem arz etmekle birlikte, yerel güçlerin merkezi devlet tarafından tanınması açısından da önemlidir. Aslında özel güvenlik sektörünün ilk önce yine Anglo-Sakson kültürünün hâkim oldugu ülkelerde tekerrür etmesi de tesadüf sayılmamalıdır. Özel güvenlik ilk hukuki temelini, kisilerin nefsi müdafaa hakkından almaktadır. Her ne kadar bütün modern hukuk sistemleri ceza verme ve zor kullanma yetkisini bir tekel halinde devlete vermis olsalar da yine bu hukuk sistemleri her bireye saldırı karsısında canını, malını ve namusunu kendisi güç kullanarak önleme hakkını tanımıstır. Nefsi müdafaa hakkı her hukuk sisteminde bulunmakla birlikte ülkelerin ve toplumların yapılarına göre kimi farklılıklar göstermektedir. Mesela [1]ngiltere’de silah tasıma yetkisi birçok resmi kolluk görevlisine bile tanınmazken; kisilerin can ve mallarını koruyabilmelerini mümkün kılabilmek için Amerika’da vatandasların silah satın alma hakkı Anayasa’nın ikinci kısmında güvence altına alınmıstır. Özel güvenlik kavramının öncüleri, ABD ve i[1]sveç’tir. Özel güvenlik; batıda sanayilesme ile birlikte ortaya çıkmıs olan bir kavramdır. Özel güvenliğin öncüleri olarak 1850’lerde [1]sveç’te sanayi sirketlerine sel, kaza, yangın ve suçları önleme konularında egitim görmüs personel saglama alanında faaliyet gösteren Philip Sorenson 1850 yılında kurulan ilk özel güvenlik sirketinin sahibi Allan Pinkerton görülmektedir. Bu sirket 40.000 dolayında çalısanı ile halen dünyanın en güçlü özel güvenlik sirketi olarak da görülmektedir (Yılmaz, 1996: 104). Amerika’da ilk özel güvenlik sirketleri bankalara ve demiryolu sirketlerine hizmet sunuyorlardı ve bu hizmetin en önemli kısmını özel dedektiflik alanı olusturuyordu. Çok büyük ekonomik ve siyasi güce sahip demiryolu sirketleri yasama organından özel Demiryolu Polisi Kanunu geçirmekte zorlanmadılar, 1914 yılında görev mahallinde tam polis yetkileri ile donatılmıs 12 bin demiryolu polisi
çalısmaktaydı. Yazar ikinci Dünya savası sonunda sektöre giren pek çok eski asker ve istihbarat görevlisinin de özel güvenlik sektörünün gelismesini sagladıgını savunur. İstatistikler 1970’lerde 500 binden fazla kisinin özel güvenlik sektöründe çalıstıgını ve 1985 yılında 700 bine ulasan bu rakam ile resmi kolluk kuvvetlerinden daha fazla oldugunu gösterir (Christman, 2003: Part 2,) 1858 yılında Edwin Holmes hırsızlık olaylarına karsı, ilk alarm sistemini gelistirerek özel güvenlik sisteminin öncüleri arasında yerini aldı (Yılmaz, 1996: 105). 1909 yılında kurulan “Baker” sirketi yangın kontrol ve alarm sistemleri alanında faaliyet gösteren ilk özel güvenlik sirketi oldu. Aynı yıl eski FBI sefi William J.Burns’un kendi adı altında kurdugu ilk dedektiflik bürosu oldu (Yılmaz, 1996: 105). 19. ve 20. yüzyılın baslarına kadar Amerika’da polis sadece lokal temeller üzerinde çalıstırılıyordu. Kaynak ya da arastırmaların ötesindeki sınırlara ulasmak gibi ihtiyaçların yükselmesi aynı dogrultudaki özel güvenlik güçleri olan Pirkenton Acentesi ve Burns Dedektiflik Acentesi gibi kurumlarla ilgili kanun uygulayıcılar tarafından düzenlemeler getirilmesini sagladı (Green ve Farber, 1975: 307). Özellikle İkinci Dünya savasından sonra ABD’de hızla gelisen özel güvenlik sektörü, 1985’li yıllarda 700.000 kisiyi istihdam eden ve 20 milyar dolarlık piyasa
büyüklügüne erisen ve gittikçe büyüyen bir ugras alanı olmustur. Özel güvenlik sektöründe çalısan sayısı, genel kolluktaki görevli sayısından daha fazladır. Kuzey Amerika ve [1]ngiltere’de II. Dünya savasından sonra özel güvenlik sayısı müthis artmıstır. Seksenli yılların sonunda İngiltere’de özel güvenlik firmaları 250.000 kisi çalıstırır ki bu sayı [1]ngiltere ve Galler ülkesindeki polis sayısının iki katıdır (Kandemir, 2000: 345-346). Avrupa’da da benzeri bir gelisim söz konusudur. Hatta İngiltere’de askeri üslerin ve bazı polis karargâhlarının güvenligini bile özel güvenlik sirketleri saglamaktadır. Bu sekilde yasallasarak dünya literatüründe yer alan özel güvenlik hizmetleri ülkemizde, ancak 2004 yılında kapsamlı bir sekilde Özel Güvenlik Sirketi kavramının ele alındıgı bir kanunla hukukumuzdaki yerini almıstır.
ÜLKEMİZDEKİ GELİSİM
Osmanlı [1]mparatorlugunda kamu düzenini saglayan Ordu ve Zaptiyenin yanı sıra
halk tarafından olusturulmus “Lonca Sistemi” kamu düzeni açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Öyle ki birçok durumda kadılar sadece lonca üyelerinin kendi aralarında çözdügü sorunları resmilestirmekten baska bir sey yapamıyorlardı (Ergut, 2004: 99- 100). Lonca, İlber Ortaylı’ya göre devlet kapısından önce bazı sorunları çözmeye ve ceza vermeye yetkili olan esnaflar birligidir. Loncalarda itibarı en yüksek olanlar 17 “Kethüdalar” idi. Bunlar; bir kimsenin maiyetinde ve onun direktifiyle çalısan, sahsına itimat edildigi için teferruatlı islerin verildigi kimse olarak tanımlanır (Ergut, 2004: 98). Kadıya Subası yardımcı oluyordu. Hiyerarsik olarak subasından sonra çarsı pazar alanlarından sorumlu “Asesler” geliyordu. Asesler, dükkân sahiplerinin ödedigi cezaların onda birini hak olarak alabiliyorlardı (Ergut, 2004: 98). Ayrıca “kolektif sorumluluk” a dayalı bir denetim mekanizması söz konusuydu. Mahalleler kentlerdeki temel polislik birimleriydi ve imamlar düzenin saglanması için toplumun örgütlenmesinden sorumluydu. Suç isleyen kisi bulunamadıgında tüm mahalle ve imam bundan sorumlu tutulurdu (Ergut, 2004: 96). Yol güzergâhlarında önemli noktaların eskıya soygununa müsait geçitlerin korunması görevini üstlenen “Derbentçiler”, tüccar ve kervanların emniyetini saglamak amacıyla olusturulan “Kervansaraylar”, isyanlarda halkın kendisini savunmak için kurdugu bir örgüt olan “İl Erleri” ve Osmanlı Sehir hayatında vazgeçilmez bir unsur olan “Muhtesiplik” hep özel güvenlik hizmetleri içerisinde düsünülebilir (Orhonlu, 1967: 9). 1960’lı yıllarda “Atalar” Magazasının özel koruma görevlilerini çalıstıran ticarethane oldugu ayrık tutulacak olursa, özel güvenlik kavramı; Cumhuriyet Döneminde, 1970’li yıllarda yogunlasan terör olayları ile gündeme girmistir. Ülkemizde özel güvenlik sektörünün gelismesi için, özel sermayeye ait firmaların büyümesini ve bu sermaye guruplarının kendi özel firmalarını korumak için bu yönde baskı yapmalarını görmek gerekiyor. Batıdaki gelisiminden farklı olarak ülkemizde özel güvenlik kavramı, terör olayları ile birlikte kamuoyu gündemine tasınmıstır. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile ülke yönetimine el koyan Milli Güvenlik Konseyi kararı sonucunda, 2495 Sayılı “Bazı Kurum ve Kurulusların Korunması ve Güvenliklerinin Saglanması Hakkında Kanun” 27.10.1981 tarih ve 17497 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak yürürlüge girmistir. O tarihte tek politika olusturucusu olan Milli Güvenlik Konseyi, özel güvenlikle ilgili politika sorununu, çevrenin bu konudaki görüslerini dikkate almaksızın, kendi belirledigi gündem çerçevesinde Amerikan mevzuatını esas alarak bir sekilde çözmüstür.
2495 sayılı Bazı Kurum ve Kurulusların Korunması ve Güvenliklerinin Saglanması Hakkında Kanun ilk yapısı ile kamu kurumlarının korunmasını amaçlamaktaydı. Kanunun amacı: “Milli ekonomiye veya Devletin savas gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan, kısmen veya tamamen yıkılmaları, hasara ugratılmaları veya geçici bir zaman için dahi olsa çalısmadan alıkonulmaları, ülke güvenligi, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz neticeler yaratacak, kamuya veya özel kisilere ait kurum ve kurulusların sabotaj, yangın, hırsızlık, soygun, yagma, yıkma
burada bulunanları zorla isten alıkoyma, saglıklarının ve vücut bütünlüklerinin tehdit ve tehlikelere karsı korunması ve güvenliklerinin saglanması, yurt dısına giris çıkıs yapılan yerlerde giris ve çıkısa yarayan belgelerin kontrolü ile giris çıkıs islemlerinin yapılması, aranan ve giris çıkısı yasaklananların resmi güvenlik görevlilerine tesliminin saglanmasıdır.” Seklinde verilerek aslında korunmak istenenin stratejik önemi haiz kamu ve bazı istisnai özel kurumlar oldugu belirtilmekteydi. 11.7.1992 tarih ve 21281 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüge giren 3832 sayılı kanun, 2495 sayılı kanunun 1, 2, 3, 6, 7, 11, 12 ve 13 üncü maddelerinde degisiklikler yapmıstır. Yapılan bu degisikliklerle korunma kapsamına daha sivil içerikli alanlar da sokuldu: “…milli egitim ve ögretim ve ekonomi ile Devletin savas gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan baraj, enerji santralleri, rafineri, enerji nakil hatları, akaryakıt nakil, depolama, yükleme tesisleri ve benzeri yerlerde, sivil trafige açık Devlet eliyle isletilen hava meydanları ve limanlar, tarihi eserler, ören yerleri, sitler, açık ve kapalı müzeler, sanayi ve ticari ve turistik tesislerdir.” 1995 yılında ise stratejik önemi olmasa bile özel sektörü koruma mantıgı Kanun metnine İstanbul- Kapalıçarsı örnegi verilerek söyle eklendi: “stanbul ve diger sehirlerdeki Kapalıçarsı ve buna benzer ticari, turistik tesisler de bu Kanun hükümleri çerçevesinde özel güvenlik teskilatı kurulabilir.” Anılan kanunun özel güvenlik için getirdigi tanım aslında bu konuya ilgili dönemde hala nasıl özel sektörü ilgilendirmeyen bir bakıs açısı ile bakıldıgını gösterir. Kanundaki “Özel güvenlik teskilatı, baglı oldugu kurulusu bu Kanun hükümleri dairesinde korumak ve güvenligini saglamakla görevli ve yetkileri bu Kanunla sınırlı özel bir kolluk kuvvetidir.” seklindeki tanım günümüzde yaygın hale gelmis olan kisi ya da sirket korumasını içermemekteydi.
Kanun’un ilk amacı kamu kurum ve kuruluslarının korunması olması hasebi ile il bazında yetkili olan kurula özel sektörü temsil etmek için herhangi bir üye alınmamıs, mülki amirin yanı sıra, garnizon komutanlıgı, savcılık ve genel kolluk kuvvetleri temsilcileri dâhil edilmistir. “Özel Güvenlik Teskilatı İl Koordinasyon Kurulu” adını tasıyan yetkili yapının görevleri ve üyeleri su sekilde belirtilmistir: “Bu Kanunun il çevresinde uygulanmasını izlemek, il düzeyinde koordinasyonu saglamak, mahallin ve kurulusun özelliklerine göre alınmasına gerek duyulan önlemleri tespit ederek yetkili mercilere önermek üzere, her ilde valinin veya görevlendirecegi vali muavininin baskanlıgında il garnizon komutanlıgı temsilcisi, il savcısı, il jandarma alay komutanı, il emniyet müdürü(…) ve gerektiginde valilikçe belirlenecek diger kurulus temsilcilerinin katılmasıyla “Özel Güvenlik Teskilatı [1]l Koordinasyon Kurulu” olusturulur. [1]l
Koordinasyon Kuruluna lüzum görüldügü takdirde ve kendi güvenligi ile ilgili
konularda alakalı kurulusun yetkili temsilcisi geçici üye olarak valinin daveti üzerine katılabilir.”(Md.7)
Bu dönemde çıkarılan 17.04.1995 tarihli [1]çisleri Bakanlıgı genelgesi ile varlıkları bir anlamda tanınan özel güvenlik sirketleri hızla çogalmaya baslamıstır. Bununla birlikte artan güvenlik sirketleri görevlilerinin vatandasla ve kolluk güçleri ile aralarında çesitli sıkıntılar bas göstermeye baslamıstır. Buradaki sıkıntının temel nedeni, özel güvenlik görevlilerinin yetki asımında bulunmalarıdır. 1995 tarihli genelge ile kendilerine sadece gözetleme yetkisi verilen ve meydana gelen olayı temelde genel kolluk görevlilerine bildirme yetkisi dısında hiçbir yetkileri bulunmayan özel güvenlik görevlileri, mesru müdafaa kurallarını asan ölçüde tehlikenin bertaraf edilmesi amacıyla orantısız güç kullanmaya baslamıslardır.
Genelge ile Bakanlık, yasal boslugun sürekli kendini hissettirdigi, temel hak ve özgürlükleri birinci derecede ilgilendiren özel güvenlik konusunda ek tedbirler almak zorunda kalmıstır.
2495 sayılı kanunda 1992 ve 1995 yıllarında yapılan degisikliklerle birlikte, İstanbul-Kapalıçarsı örnegi ile kanuna dâhil olan özel kurumların yine özel güvenlik güçlerince korunmasının gözetimi ise kamu görevlilerini ve özel sektör temsilcilerini kapsayan ayrı bir kurula verilmistir. Yönetim kurulu olarak adlandırılan yapının görev ve üyeleri ise söyle belirtilmistir: “[1]stanbul ve diger sehirlerdeki Kapalıçarsı ve buna benzer ticari, turistik tesislerde bu Kanun hükümleri çerçevesinde özel güvenlik teskilatı kurulabilir. Bu özel güvenlik teskilatı, valinin veya görevlendirecegi yardımcısının baskanlıgında il emniyet müdürü veya yardımcısı, il özel idaresi temsilcisi ve belediye temsilcisi ile özel güvenlik teskilatının kurulacagı yerde ticarethanesi bulunanlar arasından seçilecek üç kisi olmak üzere toplam yedi kisiden olusan yönetim kurulu tarafından yönetilir…”(Ek: 04/04/1995-4102/1 md.).
5188 sayılı Kanun’un gerekçesinde, 2495 sayılı Kanun’un özel sektörü pek içermeyen yapısı ve bu alandaki boslugun bir düzenleme olmadan dolduruldugu TBMM İçisleri Komisyon Raporunda su sekilde belirtilmistir: “Özel güvenlik hizmetlerini düzenleyen 22.7.1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kurulusların Korunması ve Güvenliklerinin Saglanması Hakkında Kanun yetersiz kalmıstır. Söz konusu Kanunun bireylerin özel korunması ile ilgili düzenlemeler içermemesi, Kanunda sayılanlar dısındaki kurum ve kurulusların özel güvenlik teskilatı kuramaması, Kanun kapsamına alınan kurum ve kurulusların ise özel güvenlik teskilatını kurmalarının zorunlu olması, bu zorunluluga uymayanların yaptırımlara maruz kalması nedeniyle uygulamada sıkıntı yaratmıstır. Kanun kapsamına girmedigi halde, ortaya çıkan ihtiyaç nedeniyle birçok kurum ve kurulus, özel güvenligini bir sekilde saglamaya baslamıstır. Piyasada ortaya çıkan talebi karsılamak üzere birçok sirket izinsiz ve denetimsiz olarak özel güvenlik hizmeti
vermeye baslamıstır.” (TBMM, 2004)
10.06.2004 tarihinde kabul edilen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun özel güvenlik hizmetleri’nin bir tanımını yapmamakla birlikte, Kanunun amaç kısmında “…kamu güvenligini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine iliskin esas ve usulleri belirlemektir” denilerek özel güvenligin tamamlayıcı mahiyetine dikkat çekilmistir. 5188 sayılı Kanun, daha sonra ayrıntılı bir sekilde irdelenecegi üzere, 2495 sayılı Kanun’a göre çok daha özel sektör merkezli bir yaklasım göstermis ve nitekim Kanun’un 2004 yılının sonunda kabul edilmesinden sonra özel güvenlik sirketlerinin sayısında ve istihdam ettikleri personel miktarında tam bir patlama gerçeklesmistir. Halen özel güvenlik hizmetlerini düzenlemekte olan 5188 sayılı Kanun ve buna İliskin Yönetmelik son derece liberal bir tutum ile sektörün hızlı büyümesinde etkili olmustur. Fakat bu hızlı büyümenin ne kadar saglıklı ve yasaların amacına uygun oldugu tartısılabilir.
Özel güvenligin Dünya’da ve ülkemizde gelisimini anlatmıs olmamıza ragmen henüz “özel güvenlik” konseptinin bir tanımını vermis degiliz. Anne-Marie Singh özel güvenlik olgusunun aslında tamamen özel mülkiyet kavramı ile ilgili oldugunun altını çizer: “… özel güvenlik aslında çok büyük özel mülkiyete iliskin suç kontrolüne karsı olusmus bir yöntemdir.” ( Singh, 2005)
Özel güvenlik sektörünün modern batılı ülkelerde ilk önce büyük sirketler kapsamında dogdugu ve gelistigi düsünülürse, Sing’in bu saptamasına hak vermek
gerekir. Rose ise özel güvenlik için “Güvenligin Bireysellesmesi” kavramını ortaya
koymustur, “nasıl saglıktan egitime bir çok sektörde bireysellesmek ve özellesmek
mevcutsa güvenlik sektörü için de bu geçerlidir.” (Rose, 1999) Bu tanımlara ek olarak kendi sosyal ve hukuk düzenimizi de göz önünde bulundurmak suretiyle, özel güvenligin tanımını yapmayı denersek; “İlk önce nefsi müdafaa hakkını daha etkin yapabilmek ve ikincil görev olarak kamu düzeninin saglanmasına yardımcı olmak üzere kurum, kurulus, sirket ya da kisilerce finanse edilen sınırlı yetkili güvenlik yapılanması” gibi bir tanım ortaya koyabiliriz.
KAYNAK: T.C.
POLİS AKADEMİS
GÜVENLİK BİLİMLER ENSTTÜSÜ
GÜVENLK STRATEJLER VE YÖNETM ANABLM DALI
TÜRKİYE’DE ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERNN
YAPISI VE SORUNLARI
(YÜKSEK LİSANS TEZ)
A.brahim ÇETİN
Yorumlar
Yorum Gönder